27 Mayıs 2012 Pazar

Tek Yönlü İletişim

Hiç yüz yüze gelmediğimiz insanlar hakkında detaylı bilgiye maruz kalmanın yarattığı yeni bir ilişki türü var artık: Sosyal ağlarda yakından takip ettiğimiz insanların ne hissettiğini bile biliyoruz; ama bir türlü kendileri ile gerçek bir ilişki kuramıyoruz.  İşte bu, yeni bir ilişki türü.
"Onlar hakkında her şeyi biliyoruz, ama onlar var olduğumuzdan bile habersiz!" bu cümle çok tanıdık değil mi? Uzunca bir süredir internette yaşanan ilişkiler üzerine düşünüyorum ve okumalar yapıyorum. Hatta bu konuda bir master tezi bile yazdım. Çoğu zaman case study olarak kendimi gördüm.
İnternet bağımlılığı ile ilgili yaptığım okumalarda hep bir alt başlık olarak, 'nette yazışılan arkadaşlarla geçirilen vaktin reel hayattaki arkadaşlarla geçirilen vakte tercih edilmesi' maddesi ile karşılaşıyorum. Çoğu zaman bunu ben de yapıyorum. Mesela; nette hiç yüzünü görmediğim ve sesini duymadığım biri ile yazışırken, telefondan beni arayan reel arkadaşımı meşgule alıp sanalı ile yazışmaya devam edebiliyorum. Sanal iletişim, çoğu zaman karşı tarafı 'kusursuz' sunabiliyor bize, yüz-ses ve bedene dair hiçbir şey olmadığı için yazılı cümlelerle hayallerimizi birleştiriyoruz. Bir nevi kendimizi bile bile, haz verici bir yanılsamanın içine atıyoruz. Bir süre sonra sıkılıp, somutluk aramaya başlıyoruz. Somutluğun başladığı yerde de "kusursuzluk yanılsaması" yıkılıp yerine, kusurlu 'gerçek' bir insan geliyor. Kendimize bile itiraf etmekte zorlandığımız bir hayal kırıklığı yaşıyoruz falan filan... Bu konuya bir ara yine devam ederim, şimdilik bu kadar efen'im.

3 yorum:

  1. Bazen hep sanal kalsa daha iyi oluyor. Dediğin gibi sanal kusursuzluk, çok cezbedici olması gizemden ve bunun verdiği haz -ki bu bence bir mutluluk türü-, on yarğılardan uzak, her ne kadar çok samimi bir muhabbet olmasa da tamamen dünya görüşü üzerinden ve dünya gorunusunden çok uzak olması. Sesini duymasanda, yüzünü görmesende bir "iletişim" söz konusu. Çoğu zaman bunu hemen yanı başında ki vatandaşla yapamıyorsun, adam senin o anki ruh halinden çok seni daha evvelden tanıdığı halinle ölçüp tartıyor ve iletişim o noktadan sonra hoşuna gitmeyen bir hal alıp "hay demez olaydım" noktasına geliyorsun. Sanal iletişim bu noktada gerçekten güzel şeyler ifade ediyor, masal misali fakat ne varki insan bunları, aslında bir reel özlemin ikamesi, gerçekte bir türlü olmayanın 'hiç olmazsa' noktası diyerek daha çekici buluyor, bir nevi özlem gideriyor.
    Bende reelde neden sanaldaki kadar samimi olamıyoruz derim hep?

    YanıtlaSil
  2. Sanalda yaşadığımız şey gerçekten "samimiyet" mi? Fastemotion gibi, duyguların anlık tüketimi. Hiçbir derinliği olmaksızın ve sonrasını düşünmeksizin içinden geçenleri karşıya aktarmak ve karşıdan aldığın cevabı kendince yorumlamak...

    YanıtlaSil
  3. Bu ilginç.. Gerçekten samimi bir durum mu bilemiyorum ama anlık durum bildirimleri bana daha gerçekçi geliyor. Bi sefer girmek zorunda olduğun bir kalıp yok. Gerçekte böyle mi? Adam istese de istemese de bulunduğu konuma tabi olup o minvalde yatıyor kalkıyor fikir beyan ediyor. İç dünyasının aslında ne olduğunu her iki durumda da bilmiyoruz bu noktada hemfikirim fakat sanal oratamda gizliliğin vermiş olduğu bir rahatlık var bence. Bu yorumlarım daha çok gizlilik perdesi ardına saklananların hal ve hareketlerinden yaptığım çıkarımlar.

    YanıtlaSil