23 Ocak 2013 Çarşamba

Bayan Dalgın & Bay Hokkabaz

Zor bir gündü. Omuzlarımda ağrı hissediyorum, ruhumda kasvet. Her gün tanımadığım insanların dramatik öykülerine boğulmanın yan etkisi diyelim... her neyse amacım sana dert yanmak değil sevgili karalama defterim. Amacım; biraz Bayan Dalgın'dan ve onun pek çok kadının yaşamına teğet geçen öyküsünden bahsetmek. Kendisine Bayan Dalgın diyorum, çünkü ona her bakışımda hayattan bezmiş, dalgın bir çift mavi göz görüyorum. Orta yaşlarda hoş ve zarif bir kadın; ama biyolojik yaşından biraz daha çökkün görünüyor. Belli ki hayat onu umduğundan daha fazla yormuş. Bayan Dalgın ilk olarak sekiz yaşındaki oğlu Bay Lord için geldi. Bay Lord, kafasının içinde susturamadığı sesler olduğundan yakınıyordu. Ama o seslerden tam bahsedecekken, hep aklına babası olan ve Bayan Dalgın'ın eski eşi Bay Hokkabaz geliyordu. Bay Hokkabaz'ın, Bayan Dalgın'ı defalarca kez başka kadınlarla aldattığından ve hatta kendi ifadesi ile "ayıp şeyler" yaptığından bahsediyordu. Bay Hokkabaz, yaşamını penisi üzerine kurmuştu; içine girip çıktığı beden sayısı adetince varlık alanı vardı yaşamda. Çok zavallıydı aslında ve çok zayıf. Hayatın hiçbir alanında başarılı değildi, yıllarca Bayan Dalgın'ı sömürmüştü. Bayan Dalgın, her defasında değişeceği ümidi ile göz yummuştu; pek çok hemcinsi gibi. Tabii ki Bay Hokkabaz değişmemişti, yaşamda tek gayesi vajina şeklinde bir tabuta gömülmek olan Bay Hokkabaz değişemezdi, bu doğasına aykırıydı. Bayan Dalgın, çok öfkeliydi; hayata karşı mı, Bay Hokkobaz'a mı yoksa kendisine mi bilmiyorum. Benim işim Bay Lord'laydı. Bayan Dalgın, bazen sesi titreyerek konuşuyordu, olup bitenden Bay Lord'un etkilenmesini istemediğini söylüyordu; ancak bir taraftan da güvensiz ve ürkek yaşadığı hayatta tek sırdaşı olarak Bay Lord'u seçmişti. Tüm olup biteni Bay Lord'a anlatıyordu. Bay Lord çok zeki olmasına rağmen, maruz kaldığı bu kadar yoğun kirlilikle başedemiyordu. Esasında ne Bayan Dalgın ne de Bay Hokkobaz, Bay Lord'u anlayamıyorlar ve her eylemleri ile Bay Lord'un zihninin içinde susturamadığı seslere bir yenisini ekliyorlardı.
ÂH! Doğrusu tüm bu olup bitene dışardan bir kulak olarak dinleyici olan Bayan Ruh Tamircisi, Bayan Dalgın'ın pasif-bağımlı kişiliğine de Bay Hokkobaz'ın narsist- hedonist kişiliğine de derinden küfürler savuruyordu... belki de artık dinlemek istemiyordu, dünyanın bu kadar boktan bir yer olduğunu. ...ve Bay Hokkobaz'ın genç versiyonu olan Bay Balık, sen bu hikayede yoksun; aradan parazit yapıp durma Bayan Ruh Tamircisi'nin zihnine; e tabii üzerine alınacağın şeyler varsa alın, Bayan Ruh Tamircisi mani olmasın varlığı şüpheli içgörüne. Bay Hokkobazgiller, sözüm size! Sahi kaç vajina doyurur zavallı egolarınızı, distimi hastası yaptığınız kaç kadın ve psikolojisini bozduğunuz kaç çocuk... Bu kadar çok can yaktıktan sonra gerçekten mutlu olabilir misiniz, bunu başarabilir misiniz? Yoo yo bayım, mutlu olmaya hakkınız yok. Dilerim Tanrı, yaşamda aldığınız son nefese kadar sizi mutsuz eder (Defter karalamacısı, burada virgül koyar.)
Biraz Tchoikovsky'e ne dersin  dostum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder