2 Aralık 2012 Pazar

Bir Aralık...

Hayatımın yirmi altıncı aralığı...  Bir aralık bulup nefes almaya çalıştığım, uzun süredir yanlış zarlara oynadığım yirmi altıncı aralık. Bugün babamla rutin acil ziyaretimizi yaptık.  Müşahede odasında belki birazdan ölecek amcanın gözyaşlarını dinledim. Babamın yüzündeki kırışları inceledim, estetik kaygıdan uzak, yılların çentikleri gibi baktım onlara. Elimi alnına koydum, çocukluğumun sarsılmaz aslan kralı, artık çok narin ve kırılgan. Sanki o benim çocuğum. Düşündüm... Üzüldüm... Düşündüm... Üzüldüm... Düş...
Yıllar çok hızlı geçiyor. Sadece biraz huzurdu sanki tüm isteğim. Her geçen yıl huzur ile aramdaki mesafe biraz daha açılıyormuş gibi hissediyorum. Çok anlamsız her şey. Sigara dumanından halkalar yapan adamın yalan söylerken takındığı ciddiyeti, ben hayatı yaşarken hissetmiyorum. Kaygı ...hmm evet kaygı, bir süredir tüm renklere hakim. İçinde ciddiyet olmayan bir kaygı, belki güvensizlik. Bilmiyorum. Sadece sıkıldım, dünyanın tüm adamlarından ve kadınlarından...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder