11 Kasım 2012 Pazar

Depresif-mazoşist Kadının İmkansız Aşkı

Hepimizin çevresinde,  toplumsal normlar açısından birlikte olmanın "imkansız" olduğu adamlara aşık olan, kalbi kırık en az bir kadın tanıdığı/ arkadaşı vs vardır. Genelde onları yanlış aşk secimlerinin kurbanları olarak görürüz, onlar ise kendilerini sevdikleri adam tarafından değersizleştirilen - yeterli/gerekli değerin verilmediği "masum kurban"lar olarak görürler. Aslında imkansız olsun diye sevmezler, sevdiklerini hep imkansizdan seçerler. Belki de bu yönüyle gerçekte "masum kurban"lar; ama tek farkla sevdikleri adamın nam-ı diğer imkansiz aşklarının masum kurbanı değil; çok erken dönemde oluşan ve farkında bile olmadıkları "depresif-mazoşist kişilik"lerinin kurbanılar...
Depresif-mazoşist kişiliğin karakter özelliklerine hem kadınlarda hem de erkeklerde rastlanır. Ancak pek çok analistin gözlemi, kadınlarda mazoşis aşk ilişkilerinin erkeklere nazaran daha fazla görüldüğü yönündedir. Mazoşizm, hem normal hem de patolojik olarak güdülenmiş, kendini tahrip edicilik ve acı çekmekten bilinçli ya da bilinçdışı haz almaktır. Ki benim burada üzerinde duracağım bilinçdışı haz; kişinin üst bilinçte farkında olmadığı ama bir şekilde yaşamındaki seçimlerinde ve ilişkilerinde etkili olan haz, mazoşistik haz... Bilinçdışındaki temel fantezi şudur; "Verdiğin her türlü cezaya razıyım, seni sevmekle bunu hak ettim. Seni ve aşkımı acı çekerek koruyorum." Aslında bu fanteziye hiç de yabancı değiliz, bu tarz cümlelere daha doğrusu tutumlara Yeşilçam filmlerinden aşina bir milletiz. Filmin ismini hatırlamıyorum ama sahneyi bilirsiniz; Kadir İnanır'ın defalarca kez tokatladığı kadın, hiç düşünmeden yeniden kendisini Kadir İnanır'ın yani filmde sevdiği adamın kollarına bırakır. İzleyici ise ekseriyetle bu sahneyi "romantik" bulur. Gerçi Yeşilçam'a ve Türk patolojisine girersek bu yazı bitmez, fazla dallandırıp budaklandırmadan saadete geleyim efen'im:
Depresif-mazoşist kişilik gösteren kadınlarda mazoşistik aşk ilişkilerinin genelde başat bir psikopatoloji olduğunu söyler Otto Kernberg, ki benim de çeyrek asırlık ömrümde gözlemlerim bu yönde. Daha çok ergenlik dönemi başlarında ve sonlarında idealleştirilen, elde edilemez (ekseriyetle evli ya da yaşça çok büyük), ketleyen ya da tamamı ile hayal kırıklığına uğratan bir erkeğe aşık olmak, kadının tüm aşk hayatını etkileyen bir deneyim haline gelir. Elde edilemez adamlara aşık olmak, ergenlik döneminde ödipal çatışmaların yeniden tezahürü anlamına da gelebilir. Anne ile rekabetinde babayı elde edemeyen/ reddedilen ya da pasif konumda kalan  kız çocuğu, yetişkin kadın yaşamında da yine kendisini reddeden ya da hayal kırıklığına uğratan erkekleri secer. Aşkın karşılıksız ya da "imkansız" olduğu belli olduktan sonra yaşanan aşkın ısrarla sürmesi ve özellikle şiddetlenmesi bu tür ilişkilerin özelliğidir. Karşılıksız aşk, kadınlarda da erkeklerde de, aşkı azaltmak yerine güçlendirir. İmkansız insanlara aşık olmak, idealleştirilmiş /kusursuzlaştırılmış bir partnere aşırı bağlanmak demek, maalesef ki, daha doyurucu ilişkiler kurma ihtimalini elinin tersi ile itmek demek.  Bu kadınlar ekseriyetle, elde edilemeyen erkekleri idealleştirmekten vazgeçip, daha gerçekçi seçimlere dayanan ilişkiler kuramaz. Bu travmada saplanıp kalmak onları aynı deneyimi mütemadiyen tekrarlamaya sürükler. Bu da beraberinde yaşam boyu mutsuz ve sağlıksız ilişkileri getirir. Bu tarvmanın farkında olmak, saplantının en azından tahrip edici etkilerinden kişiyi kurtarabilir diye ümit ediyorum.Bu yazıyı yazarken, depresif-mazoşist tarafının karanlığında acı çeken kadınların birine bile farkındalık kazandırabilirsem kârımdır diye düşündüm. Zira Jung çok sevdiğim bir sözünde der ki; "Biliçaltınızdakiler bilincinize çıkmadıkça, kaderiniz olarak karşınıza çıkar." Bilinçaltınıza kısa süreli de olsa fener tutmak istedim. Umarım anlaşılır olmuştur. Tabii bir de yan masa servisimiz var, sevdiğim bir siber şahsiyetin çok sevdiği bir ve onun da vesilesi ile benim de sevdiğim bir şarkı:

4 yorum:

  1. Çok geç kalmış bir yazı esma sultan o kadar yani! (pozitif tepki ;) )

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim, geç oldu ama güç olmamıştır umarım :)

    YanıtlaSil
  3. "Biliçaltınızdakiler bilincinize çıkmadıkça, kaderiniz olarak karşınıza çıkar" tesekkurler.

    YanıtlaSil